Bir acayip özgürlük anlayışımız var. İstediğimiz her şeyi yapmak istiyoruz fakat karşımızdakinin istediklerini yapmasına tahammül edemiyoruz. Ve hatta bu tahammülsüzlük beraberinde "silah kullanma" özgürlüğünü ve akabinde karşımızdakini "susturma" özgürlüğünü de getiriyor?! Ne yazık ki çok azımız özgürlüğümüzün ötekinin özgürlüğüyle sınırlı olduğu gerçeğinin farkında. Sosyal bir yaşantı sürmenin gereği olan bu kısıtlanma ne yazık ki sosyalleşememiş ve sosyalleşme ihtiyacı bulunmayan bireyler tarafından bilinmiyor ve hatta çok rahatlıkla görmezden geliniyor.
"Gücü yeten yetene" anlayışı toplumsal yozlaşma ve bozulmayla birleşince ortalık istenmeyen olaylarla dolup taşıyor. Bu tahammülsüzlüğün çeşitli suretlerini "özgürlük" ve "demokrasi"nin en önemli araçlarından biri olan son yerel seçimlerde ziyadesiyle gördek. Yurdun çeşitli yerlerinde muhtar adayları arasında ölümlü kavgalar çıktı. Özgürlük adına yapılan seçimlerin bu şekilde kirletilmesi gerçekten çok üzücü. Fakat öte yandan bu olaylar toplumun da aslında ne gibi insanları içerisinde barındırdığını görmemizi sağlıyor. Toplumun bazı kesimlerinin demokrasi, özgürlük, hak, hukuk gibi konulardaki algısının farklılığı (cahillik demiyorum zira bu kolaya kaçmak olur) üzerinde derin araştırmalar yapılması gerekir. "Demokrasi bu topraktan çıkmamıştır", "Demokrasi bize tepeden inme gelmiştir" gibi önermeler bu bağlamda ve bu olaylar ışığında haklı gözükmektedir. Çünkü toplumun belirli kesimlerinin demokrasi ve beraberinde gelecek olan hak ve özgürlüklere talebi olmazsa, bunlara ihtiyacı olmazsa, bunları istemez ve özümsemezse ve en önemlisi bunları kendi sorunlarının çözümü olarak kullanmazsa (sonuçta her türlü yenilik bir ihtiyaçtan doğar) ya da maddi çıkarlarına alet ederse kendisine sunulacak demokrasi güdük kalır, yozlaşır, bozulur ve olması gerektiği gibi olmaz.
Peki ne yapmalı? "Demokrasi bize tepeden inmiştir" deyip işin içerisinden sıyrılınmıyor ne yazık ki. Oturup sabırla anlatmak gerek. Toplumun her kesimine okuma-yazma eğitimi gibi demokrasi eğitimi vermek gerek. Hatta bunun için seferberlik yapılması bile gerek. İşte belki o zaman bu toplumda birşeyler gerçekten değişmeye başlar.
7 Eylül 2009 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder